Kişisel Ağ Sayfası
www.isa-sari.com

Moğolistan/Ulan Batur İzlenimlerim ve Gezi Rehberi

5 Temmuz 2018 Perşembe 4 yorum İsa Sarı

Moğolistan; Türk dili, tarihi ve edebiyatı, daha genel bir itibarla Türk kültürü açısından son derece önemli bir ülke. Türkçenin bilinen ilk yazılı belgelerini, diğer bir ifadeyle Orhun Yazıtlarını (Abidelerini) barındıran bu coğrafya, tarih boyunca çeşitli Türk devletlerine de ev sahipliği yapmış olması dolayısıyla apayrı bir yere sahip. Esasında Türkler, Koreliler, Mançu/Tunguzlar ve de Japonlar gibi bir Altay halkı olan/olduğu düşünülen ve Ana Altay dilinden kopan/koptuğu düşünülen bir dili konuşan Moğollarla tarihi bağlarımız oldukça kuvvetli. Ben de, Haziran ayının ilk haftasında "Köktürk Yazısının Okunuşunun 125. Yılında Orhun’dan Anadolu’ya Uluslararası Türkoloji Sempozyumu" dolayısıyla, tüm dünyada daha çok Büyük Moğol İmparatorluğu ve dolayısıyla Cengiz Han ile nam salmış bu ülkede ve ülkenin başkenti Ulan Batur'da bulunma fırsatına eriştim. Bu yazımda, her zaman olduğu gibi, Moğolistan ve Ulan Batur'la ilgili izlenimlerimi ve Moğolistan gezisi üzerine notlarımı kolay, anlaşılır bir üslupla aktarmaya çalışacağım.

Asya'nın doğusunda, yaklaşık 1.5 milyon kilometrekare toprak üzerine kurulmuş bir ülke durumundaki Moğolistan kuzeyde Rusya; güneyde, batıda ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile komşu (haritalarda uzaktan Kazakistan ile de sınırı var gibi görünse de, öyle değil). Ülkenin toplam nüfusu yaklaşık üç milyon. Üç milyonluk bu nüfusun %96'sı kadarını Moğollar, %4'ünü ise Kazaklar ve diğer bazı halklar oluşturuyor. Yarı-başkanlık sistemi ile yönetilen ülkenin resmi dili Moğolca ve bu dili yazmak için Klasik Moğol yazısından ziyade daha çok Moğolca için özelleştirilmiş olan Kiril alfabesi tercih ediliyor. 2010 yılı istatistiklerine göre ülkedeki insanların yaklaşık %53'ü Budizme inanırken %39'u herhangi bir dini inanç taşımıyor. Geri kalanlar ise İslamiyet, Hristiyanlık ve Şamanizm'e bağlı. Nüfusun yaklaşık %30'u konar-göçer ve hayvancılıkla uğraşıyor. 1990 yılında Sovyetler Birliğine bağlı bir uydu-devlet olmaktan çıkarak bağımsızlığını kazanan ülkenin hiçbir deniz veya okyanus ile bağlantısı yok ve neredeyse tamamı verimsiz bozkırlarla, çöllerle çevrili durumda. Meşhur Gobi Çölü de bu ülkenin sınırları içerisinde. Ekilebilir, tarıma elverişli, verimli arazi ise yok denecek kadar az. Sert bir karasal iklime sahip olan ülke, havanın genelde açık olması dolayısıyla Moğolca mönkh khökh tengeriin oron yani 'sonsuz maviliğin ülkesi' olarak da biliniyor (her ne kadar biz kısmen şiddetli rüzgar ve yağmura, ayrıca kapalı havaya maruz kalmış olsak da). Ülkenin başkenti ise Ulan Batur (Ulan Bator veya Ulaan Baatar olarak da geçiyor, kelime anlamı harf. 'kızıl yiğit', bator bizdeki bahadır ile aynı aslında ulaan ise yine bizdeki al ile ilişkili) ve ülke nüfusunun %45'i burada yerleşmiş durumda. İstanbul-Ulan Batur arası mesafe kuş uçuşu olacak şekilde hemen hemen 6 bin kilometre. Türkiye ile arasında +5 saatlik bir zaman farkı var. Yani Türkiye'de gece yarısı (00.00) iken Moğolistan'da sabah olmuş (05.00), hava aydınlanmış veya aydınlanmaya yakın oluyor. Bu arada, Moğolistan'ın Türkiye Cumhuriyeti pasaportuna sahip kişilerden 30 güne kadar vize istemediğini de eklemeliyim.

Moğolistana giderken havadan

Ülkeyle ilgili genel bilgileri verdikten sonra, seyahatime dair detayları ve izlenimlerimi aktarmaya geçebilirim. 1 Haziran günü İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan bir saatlik bir rötar ile 20.10'da kalkış yapan uçağımız yaklaşık 4 saat sonra Kırgızistan Bişkek Havalimanı'na indi. Burada herhangi bir ekstra bekleme, aktarma veya uçak değişikliği yapmamamız gerekirken, Ulan Batur'daki olumsuz hava şartları dolayısıyla dört-beş saat boyunca havalimanında bekletildikten sonra şehir merkezinde bir otele yerleştirildik. Burada da yine dört-beş saatlik bekleyişin ardından Kırgızistan saati ile 17 civarında Ulan Batur'a havalandık ve üç buçuk saat civarı süren bir yolculuğun ardından nihayet Cengiz Han Havalimanı'na ulaştık. Havalimanında, pasaport kontrolünden önce, ülkeye giriş yapabilmemiz için gerekli bir form doldurmamız istendi. Bu formda adı, soyadı, doğum tarihi, Moğolistan'a geliş sebebi, konaklayacağı yer gibi haneler bulunuyor ve bunların tamamını doldurmamız isteniyor. Pasaport kontrolünden geçip formu teslim ettikten sonra sonra valizimizi alarak bizi otelimize götürecek otobüslere doğru yöneliyoruz. Gece yarısı olmuş ve hava hayli serinlemiş durumda. Konaklayacağız Ulaanbaatar Otel'e doğru yola koyulduk. Bu arada, havalimanı ile şehir merkezinin arasının yaklaşık 15 kilometre olduğunu belirtmeliyim. Ancak -her zamanki- yoğun trafik nedeniyle bu yolu gereğinden daha fazla sürede kat ettik. Yeri gelmişken, Ulan Batur'da hiç de azımsanamayacak bir trafik sorunu olduğunu belirtmeliyim. Yolların yetersizliği ve şehir merkezindekiler hariç tüm tamamının tek şeritli oluşu, ayrıca araç sayısının fazlalığı, bunun yanı sıra neredeyse hiçbir alt-üst geçit bulunmaması nedeniyle şehir içerisinde ve şehri diğer yerleşim birimlerine bağlayan yollarda sürekli bir trafik yoğunluğu var. Şehir düz bir alan üzerine kurulu ve açıkçası raylı sisteme oldukça elverişli. Ancak tramvay gibi hafif raylı bir toplu taşıma sistemi dahi şehirde mevcut değil. Tüm bu sebepler nedeniyle normal şartlar altında 10 dakikada katedilecek bir mesafe üç-dört katı zaman alabiliyor. Dolayısıyla, şehir içi, hatta şehirler arası yolculukları iyi planlamak gerekiyor. Ulan Batur Cengiz Han Havalimanı'nın da birtakım sorunlara sahip olduğu söylenenler arasında. Havalimanının tek kalkış/iniş istikametine sahip oluşu, özellikle ters yönden esen rüzgarlarda uçakların kalkış ya da iniş yapamamasına sebebiyet veriyormuş. Yeni havalimanının inşa edildiğini, ancak buraya olan yolların henüz tamamlanmadığını da belirteyim.

Bişkek'ten Tanrı Dağları THY Moğolistan uçuşu menüsü THY Moğolistan rotası
Moğolistan Cengiz Han Havaalanı Moğolistan pasaport kontrol formu Moğolistan pasaport kontrol sırası

Otelimize ulaşıp gerekli kayıt işlemlerini tamamlıyor ve dinlenmeye başlıyoruz. Zira ertesi sabah yoğun bir sempozyum programı bizleri bekliyor. Sabah olup otelde kahvaltımızı yapıyoruz. Kahvaltı menüsü fena görünmüyor. Ancak Türkiye'den alışık olduğumuz bazı lezzetleri burada bulmak çok zor. Açık büfede tek çeşit bir peynir, Türkiye'dekiyle tadı açısından benzer olmayan zeytin, yumurta, ekmek, reçeller, meyve salatası ve çeşitli işlenmiş gıdalar (mısır gevrekleri, meyveli yoğurtlar) hakim. Yine de korktuğumuz kadar olmadı, zira Moğolistan'a gitmeden önce yapılan uyarılar, orada "aç kalacağımız" yönündeydi 🙂 Kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarı çıkıyor ve bizi sempozyumun gerçekleştirileceği Moğolistan Devlet Üniversitesine götürecek otobüslere doğru yöneliyoruz. 5-10 dakikalık kısa bir yolculuğun ardından Üniversiteye ulaşıyoruz. Üniversite son derece modern bir binaya sahip ve içi de oldukça temiz. Tüm gün boyunca sempozyuma katılıp bildirimizi sunuyoruz. Yeri gelmişken, sempozyumun ve Moğolistan'daki diğer kültürel etkinliklerin düzenlenmesinde büyük emeği geçen, mükemmel bir organizasyon tertip eden Doç. Dr. Şaban Doğan Hocamıza buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunmak isterim. O olmasaydı, belki de böylesine kaliteli ve sorunsuz bir program düzenlenmesi imkânsız olurdu.

Moğolistan'a Dair Genel İzlenimlerim

Moğolistan'da görülmesi gereken yerlere geçmeden, ülkeye dair genel izlenimlerini paylaşmak isterim. Başlık genel olunca, söze nereden başlayacağımı bilemiyorum doğrusu. Ancak yine de bir yerden başlamak gerekiyor. Sanırım bu tür durumlarda "havadan sudan" giriş yapmak daha "genel" ve mantıklı olur: Yazımın girişinde de bahsettiğim üzere, Moğolistan karasal iklime sahip bir ülke. İlkokuldan bu yana alışageldiğimiz "kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak" söylemi Moğolistan'ın iklimi için geçerli olsa gerek. Moğolistan'a seyahatimin bir ay öncesine kadar mobil uygulamalar üzerinden bölgenin hava durumunu yakından takip ettim. Anladığım ve tecrübe ettiğim kadarıyla, sıcaklık değişmelerinin hayli dengesiz ve düzensiz olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir gün gün içi sıcaklık 32 derece iken ertesi gün aniden 10 dereceye kadar düşebiliyor. Bu bakımdan, özellikle mevsim geçişlerinde her koşula hazırlıklı olarak ülkeye gitmekte fayda var. İklimle ilgili olarak aktarabileceğim bir diğer husus da, ülkede yeşil alan miktarının son derece az oluşu. Ulan Batur (ve en azından yolculuk ettiğim 400-450 km batısı) kurak ve verimsiz bozkırdan, yer yer debisi düşük ırmaklardan ve çöl(ümsü) arazilerden oluşuyor. Bu da ülkede tarımın gelişmemesinin bir numaralı sebebi. Özellikle Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarına olan yolculuk esnasında (yaklaşık 450 km) ırmak kenarları hariç neredeyse tek bir ağaç, hatta tek bir çalı dahi görmedim desem yeridir. Yakıcı sıcak, kuvvetli rüzgar ve yer yer toz... Bu açıdan, atalarımızın neden başka coğrafyalara göçtüğünü anlamak güç değil.

Tepeden Ulan Batur

Tepeden Ulan Batur

Ulan Batur Marco Polo heykeli Ulan Batur gece hayatı Ulan Batur'da gün batımı
Ulan Batur Shangri-la AVM Moğol şair heykeli Ulaan Baatar Hotel

Moğol halkı içerisinde "müthiş" bir ekonomik düzey farklılığı var. Özellikle Ulan Batur'un merkezi yerlerinde lüks veya lükse yakın bir yaşam biçimi göze çarparken, buraların birkaç kilometre dışına çıkınca ve bilhassa Harhorin (Moğ. Хархорин, Karakurum) gibi -ki burası 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu'na başkentlik etmiş bir bölge- yerleşim yerlerinde halk adeta sefalet ve yoksulluk içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bir yanda yüz binlerce dolarlık ciplere binenler, öte yanda çadırlarda yaşayıp  üzerlerine doğru düzgün bir şeyler giyemeyenler... Bunda elbette ülkenin bir sanayisinin ya da işlenmeye hazır yer altı zenginliklerinin bulunmaması etkili. Ancak Güney Kore'nin Moğolistan'da en azından Ulan Batur'da hissedilir bir etkisinin olduğunu belirtmeliyim. Bazı bölgeler adeta Kore'nin arka bahçesi görünümünde. Kore lokantaları, Korece tabelalar vs. hayli  yaygın. Bir arkadaşım, Korelilerin burada kara para akladığını dahi düşündü. Kim bilir, belki de öyledir... Yollarda gördüğüm otomobillerin neredeyse %90'ı Toyota ve Hyundai markalı. Toyota'nın Prius adlı hibrit modeli ise son derece yaygın. Her iki arabadan biri Prius desem, yanlış olmaz. Sanırım Moğol yönetimi bu tarz hibrit araçlar için bir takım kolaylıklar sağlıyor. Araçların direksiyonlarının bulunduğu yön konusunda ise bir standart yok. Bizdeki soldan direksiyonlu araçların yanında sağdan direksiyonlu araçların sayısı da azımsanamayacak kadar çok. Sağdan direksiyonlu araçların fiyatlarının daha uygun olduğunu duydum. Gerçekten de, lüks, daha doğru bir ifadeyle lüks araç satın alabilecek maddi güce sahip insanların araçlarının direksiyonu soldayken, daha eski veya daha uygun fiyatlı araçların direksiyonları ise sağda. Özel araç sayısı fazla olsa da, toplu taşıma da yaygın gibi görünüyor. Her ne kadar burada bir kez dahi toplu taşımayı kullanmamış olsam da, adeta Sovyetler'den kalma görünen troleybüsler oldukça yaygın. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, yolların sayısının yetersiz oluşu, raylı sistemin bulunmayışı gibi hususlar, alt-üst geçitlerin tasarlanmayışı trafik yoğunluğunu önemli derece artırıyor ve bazen içinden çıkılmaz duruma sokuyor. Buna rağmen bozkırda böyle bir durum söz konusu değil (!). "Her Moğol'un bir yolu vardır." veya "Moğol'a her yer yol." gibi deyişleri çağrıştıracak, kendi aramızda gülme sebebi olan pek çok durumla karşılaştık. Öyle ki, yolu kısaltmak için otobüs şoförümüz bozkırın içine -amiyane tabirle- dalıp kendine yeni bir yol açarak yeni bir rota çizebiliyordu. Toprak ve düzlük alanlar da buna müsait olunca, her şey gayet normal aslında. Bozkır yol, tekerlek izli bozkır ana yol, çok tekerlek izli bozkır ise adeta otoban buralarda.

Ulan Batur caddeleri ve Prius

Ulan Batur caddeleri ve Prius

Biraz da Moğollardan bahsedeyim. Moğol insanı dışarıdan "biraz soğuk" duruyor. Örneğin bir Akdeniz insanı kadar sıcakkanlı yaklaşmıyor veya en azından görünmüyorlar ilk etapta. Bir bakıma çekingen veya utangaç da diyebiliriz aslında. Ancak siz onlara yaklaşınca onlar da size aynı şekilde karşılık veriyor. Bu da böyle biline... Ülkede içki tüketimi hayli fazla. Şehir merkezinde, gece saatlerini saymıyorum, gündüz vakti dahi ayakta durmakta, yürümekte zorlanan sarhoşlara denk gelebilirsiniz. Gündüzleri çok fazla tehlike yok, ancak geç saatlerde bu sarhoş insanlar yanınıza yaklaşıp sizden para talep edebiliyorlar. Bu açıdan dikkatli olmakta fayda var. Dilencilere de rastlamak mümkün. Girdiğimiz bir Türk lokantasından çıkışta, bir Moğol dilenci Türkçe kalıp ifadelerle bizden para dahi istedi. Bu arada, yeri gelmişken, Moğolların Türkçeye özel bir ilgilerinin olduğu izlenimi oluştu bende. Öyle ki, yolda yürürken "Siz Türk müsünüz?" şeklinde Türkçe soru yöneltip sohbet etmeye çalışanlar dahi oldu. Bir defasında ise, arkadaşlarımla beraber yol kenarında haritayı kurcalarken sarhoş bir Moğol yanımıza yaklaşıp Türkçe konuşmaya başladı ve adeta sallanarak "Biraz içmişim. Kusura bakmayın." demeyi de ihmal etmedi. Bu da hoş bir anı olarak bizde kaldı. Moğollar fiziksel ve genetik açıdan ise (Çinliler veya Japonlar kadar olmasa da) hafif çekik gözlü, orta/kısa boylu, tıknaz, çoğunlukla esmer veya koyuya yakın/buğday yakın, geniş yüzlü ve erkekleri sakalsız. Kırsalda veya arazide yaşayan Moğollar ise şehirlerdekinden çok farklı. Geleneksel kıyafetleriyle dolaşan Moğolların yanı sıra çağa ayak uyduranlar da mevcut.

Moğol devesi Moğolistan bozkırları Moğolistan çöllerinde deve üzerinde

Moğolistan'da trafik kurallarına uyulduğunu söyleyebilirim. Bu konuda çok katılar. Bir defasında, ışıkları şaşırıp yanlış ışıkta kendimizi caddeye atınca, yanımızdaki Moğol teyze ters ters bakıp söylenmeye dahi başlamıştı. Kurallara uymada cezaların caydırıcı bir etkisinin olduğu söyleniyor, ancak herhangi bir polisin veya kameranın olmadığı bölgelerde dahi kurallara uymaya dikkat ediliyor, en azından şehir merkezinde. Buna rağmen korna kullanımı hususunda aynı şeyi söyleyemem. Bizler gibi Moğollar da, canları sağ olsun, kornaya basmaktan kendilerini alamıyorlar. Bu arada, şehirde -hatta ülkede- kedi, köpek gibi sokak hayvanlarına hiç rast gelmedim desem yalan söylemiş olmam sanırım. Türkiye'de bu sevgili dostlarımızı adım başı görmeye alışkın olduğumuzdan olsa gerek, Moğolistan'da hiçbirini görememek biraz düşündürdü bizi. Sebebini ben de bilmiyorum, fakat bu sokak hayvanlarının kendi kendilerine yeterli şekilde bu coğrafyada beslenemeyecek olmaları bir numaralı sebeptir muhtemelen.

Moğolistan'da bizdekine benzer bir  yemek kültürü bulunmuyor. Coğrafyayla ve iklimle ilişkili olarak, pek çok sebze ve meyve burada yetişmediğinden ve bunların başında domates  geldiğinden, özellikle bizdeki salçalı yemek kültürünü bulmak neredeyse imkansız. Buna karşın et yemekleri oldukça yaygın ve doğrusu lezzetli. Genellikle koyun eti tercih ediliyor, ama bizdekinin aksine bu coğrafyanın koyunları alabildiğine geniş bozkırlarda gezerek otladıkları için etleri de lezzetli ve kokusuz. Dana eti de yaygın durumda. Hayvancılığın yaygın olmasına bağlı olarak et fiyatları da hayli uygun sayılabilir. Ancak aynı şeyi sebze-meyve için belirtmek mümkün görünmüyor. Etin yanı sıra hamur işleri de Moğol mutfağının vazgeçilmezleri arasında. Genellikle etle birlikte sunulan ve buuz, huuşuur gibi türleri olan bir çeşit mantı (biri kızartma diğeri haşlama), Moğolların sevdiği yemekler arasında. Bu mantıların içerisinde koyun eti ile soğan yer alıyor genellikle. Kazakların işlettiği restoranlarda beş parmak adı verilen benzer bir mantı türünü de tadabilirsiniz. Bu arada, tüm bu yemeklerde en yağlı kısmın en değerli misafire ikram edildiği bilgisini de hatırlatayım. Bir Moğol veya Kazak yemeğine misafir olursanız, etin en yağlı kısmını yemeye hazır olun! Moğolistan'da, en azından başkentte poğaça, ekmek, kruvasan gibi unlu mamuller de yaygın diyebilirim. Ancak bizdeki kahvaltı kültürünü burada bulmak mümkün değil. Yine de tüm bunlara rağmen Moğolistan'da aç kalmayacağınızın garantisi verebilirim. Bir şekilde karnınızı doyuracaksınız. Ayrıca şehir merkezinde KFC, Burger King gibi zincir restoranların da bulunduğunu belirtmeliyim. Ulan Batur'un çeşitli yerlerinde Türk lokantaları ve dönerciler de mevcut, bunları deneyebilirsiniz. Moğolların ayrag dediği kımız ise mutlaka tadılmalı, özellikle 'organik' olanları...

Türkistan/Orta Asya coğrafyasında yaygın bir yemek: beş parmak

Türkistan/Orta Asya coğrafyasında yaygın bir yemek: beş parmak

Moğolistan denilince akla gelen unsurlardan biri de geleneksel Moğol çadırı olsa gerek. Moğolların ger veya Türkçe kökenli yurt şeklinde adlandırdıkları bu çadırlar ülke genelinde oldukça yaygın ve özellikle kırsalda çoğu insan bu çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor. Hayvanlarını otlatanlar, inşaatlarda çalışanlar da yine geçici konaklama yerleri olarak bu çadırları tercih ediyor. Biz de, Orhun Vadisi'ni ziyaret ettiğimiz sırada -her ne kadar tamamen turistik amaçlar için tasarlanmış olsa da- bu çadırlardan birinde konaklama imkanına sahip olduk. Bezlerle kaplanmış keçeden oluşan çadırın ortasında bir soba, yataklar ve güneş ışığının içeriye girmesini sağlayan bir pencere işlevi gören, Kırgızların da tündük olarak tabir ettiği bölme, ahşap direkler ve ufak bir giriş kapısı. Çadırlar genel hatlarıyla böyle ve, en azından bizim konakladığımız çadır, beton zemin üzerine inşa edilmişti durumdaydı, tabanında da parke tarzı bir kaplama vardı. Gerlerin kumaşları beyaz, kapıları ise daha çok turuncu renkte. Çadırların yuvarlak olarak tasarlanması ve köşe barındırmamaları, inanışa göre olumsuz enerjinin oluşmasını engelliyor.

Moğol çadırı ger (yurt)

Moğol çadırı ger (yurt)

Moğolistan ve Ulan Batur'a Seyahat Edecekler için Pratik Bilgiler

  • Ülkenin para birimi tügrik (kısaltması MNT) ve maalesef Türkiye'de tügrik satın alabileceğiniz bir döviz bürosu neredeyse yok. Dolayısıyla Moğolistan'a gideceklere ABD doları almalarını ve Moğolistan'da bu dolarları yerel para birimine çevirmelerini tavsiye ederim. Havaalanında, büyük otellerde ve şehir merkezlerinde döviz bozdurma işlemlerini gerçekleştirebilirsiniz. 1000 tügrik şu sıralarda (Haziran 2018) yaklaşık 1.96, yani 2 Türk lirasına denk geliyor. Kolay bir yöntem olarak, Moğolistan'daki alışverişlerinizde bir ürünün fiyatını TL cinsinden hesaplamak için ürün fiyatını 2 ile çarpıp üç sıfır atabilirsiniz. Örneğin 30.000 tügriklik bir fiyat etiketine sahip ürün, 30.00 x 2=60.000 ve üç sıfır atınca 60 TL'ye denk geliyor.
  • Ülkede kullanılan elektrik altyapısı, daha doğrusu priz tipi Türkiye'dekiyle aynı. Dolayısıyla bir priz çeviriciye veya adaptöre ihtiyacınız olmayacak. Ancak özellikle kırsalda veya yolculuklar esnasında elektrik bulamayacağınız için, cep telefonu gibi cihazlarınızı şarj etmek için yanınıza yüksek kapasiteli bir taşınabilir güç bankası (power bank) almanız faydalı olacaktır.
  • Ulan Batur'da ve diğer şehirlerde gideceğiniz yönü tayin etmek için Google Maps'in Çevrimdışı Haritalar özelliğinden faydalanabilirsiniz. Bu sayede, görmek istediğiniz noktaları harita üzerinde işaretleyebilir ve oraya gittiğinizde GPS'i aktif hale getirerek (mobil bağlantıya, WiFi'ye veya şebekeye ihtiyaç duymadan) konumlandırmayı, yön bilgisini rahatlıkla alabilirsiniz.
  • Özellikle mevsim geçişlerinde hem kalın hem ince kıyafetlerinizi yanınıza almanızda fayda var. Bunun yanı sıra bir şemsiye, hatta iyi bir yağmurluk ve kullanışlı, geniş kanatlı arazi tipi bir şapka da can kurtarıcı olabilir. Su geçirmeyen, rahat bir sırt çantası ve bu çanta içerisinde ihtiyaç duyacağınız türden giyecekler, yiyecekler de fena olmaz doğrusu.
  • Moğol dilinde günaydın, teşekkür ederim, iyi günler gibi kalıp ifadeleri öğrenmeniz ve bunları yeri geldiğinde kullanmanız Moğolları sevindirecektir. Ülkeye gitmeden bu tür ifadeleri ezberlemeniz ve pasaport kontrolünden geçtiğiniz andan itibaren (pasaport kontrol memuruna da olmak üzere) bu ifadeleri kullanmanız karşı tarafı hayli memnun edecektir.
  • Ülkeden çıkışta büyük ihtimalle bagajınız açılıp kontrol edilecek ve bagajınızın üzerine bu kontrole dair bir etiket yapıştırılacak. Dolayısıyla yasak olması muhtemel unsurları hem kabin bagajınıza hem de normal bagajınıza koymamaya çalışın. Grubumuzda Orhun Vadisi'nden taş, toprak, su gibi unsurları bagajına yerleştiren bazı hocalarımızın sorunlar yaşadığı bilgisini aldık. Ayrıca, otelden ayrıldığınız esnada odanızda minibar varsa, o da eş zamanlı olarak bire bir kontrol ediliyor.
  • Moğolistan'da katlar 1'den başlıyor. Diğer bir ifadeyle bizdeki giriş katı veya sıfırıncı kat olgusu burada yok. 1, bizdeki giriş katına (sıfıra), 2 ise yine bizdeki birinci kata denk geliyor. Bu her daim aklınızda bulunsun.
  • Bazı mekanların tuvaletlerinde erkek/kadın ayrımı yok. Erkekler tuvaletine bir anda kadınlar veya kadın görevliler girebiliyor.
  • Moğolistan'da Türkiye içerisinde kullandığınız cep telefonu hattınızı Roaming (Dolaşım) modu içerisinde kullanabilirsiniz. Bunun için gitmeden operatörünüz ile görüşün derim. Havaalanında ve çoğu otelde, AVM'de ücretsiz WiFi hizmeti de mevcut.
  • Pazarlık, çoğu yerde mümkün. Özellikle hediyelik eşya alırken (eğer kurumsal bir mağazada değilseniz ve ürünlerin üzerinde fiyat etiketi yoksa) sıkı bir pazarlığa girişmeniz her zaman faydanıza olacaktır.
Moğoıl parası tügrik

Moğoıl parası tügrik

Moğolistan Gezisi: Görülecek Yerler, Yapılacak Şeyler ve Alınacaklar

Moğolistan, bilhassa bizim gibi yüzü daha çok Batıya dönük ülkeler için egzotik bir ülke sayılabilir. Gezi denilince daha çok Avrupa ülkeleri veya Amerika akla gelse de, Moğolistan gibi her açıdan farklı ülkelerde de yapılacak çok şey, görülecek pek çok sıra dışı yer mevcut. Deveye binme, at sürme, kartal uçurma, geleneksel çadırlarda konaklama, uçsuz bucaksız bozkırlarda yolculuk bu topraklarda yapılabilecek etkinliklerden sadece birkaçı. Ve şunu belirtmeliyim: Kapsamlı bir Moğolistan gezisi için en az iki haftanızı ayırın.

Görülecek yerlere başkent Ulan Batur ile başlamak istiyorum. Ulan Batur, yer yer yüksek binalara, gökdelenlere sahip metropol görünümünde bir başkent. Çeşitli müzeler, heykeller, geniş bir ana cadde/bulvar (Peace Avenue), pek çok AVM, kafe, restoran burada bulunuyor. Şehirde en çok dikkati çeken yapı, önündeki geniş Suhbaatar (Сүхбаатарын талбай) veya bilinen adıyla Cengiz Han Meydanıyla  Meclis Binası. Binanın ön kısmında Cengiz Han'ın büyük bir heykeli mevcut. Buradaki meydanda akşamları halk gezintiye çıkıyor ve zaman zaman çeşitli kültürel etkinlikler de gerçekleştiriliyor. Çeşitli anıtlar, heykeller, müzeler de yine bu meydanda ve civarında bulunabilir. Ulan Batur'da manastırlar da mevcut. Gandantegchinlen Manastırı (Гандантэгчинлэн Хийд) bunlardan en bilineni.

Cengiz Han/Suhbaatar Meydanı

Cengiz Han/Suhbaatar Meydanı

Ulan Batur'da pek çok kategoride onlarca müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Moğolistan Ulusal Müzesi (Үндэсний Түүхийн Музей), burada görülmesi gereken en önemli müzelerden biri. MÖ 800 binli yıllara değin uzanan bir envantere sahip bu müzede Hunlar, Göktürkler, Uygurlar gibi bizi doğrudan ilgilendiren devletlere ait çeşitli kalıntılar, heykeller, anıtlar, yazıtlar da mevcut. Müzelerin çoğu meydanda ve civarında toplanmış durumda. Tiyatro Müzesi, Devlet Tarihi Müzesi, Kostüm Müzesi, Anatomi Müzesi gibi pek çok müze ve çeşitli sanat galerileri bu civarlarda. Bu arada, yeri gelmişken, çoğu Moğol müzesinde fotoğraf çekmenin ücrete tabi olduğunu belirteyim. Ücretini ödemeyip fotoğraf çekmek istediğinizde hemen arkanızda kızgın bakışlarla bir görevli belirebiliyor. Bu hususu akılda tutmanızda fayda var.

Moğolistan'ın günümüzdeki sembollerinden biri de, dünyanın en büyük heykellerinden biri durumunda olan ve 4.1 milyon dolara mal edilen Cengiz Han Atlı Heykel Kompleksi (Чингис Хааны Морьт Хөшөөт Цогцолбор) olsa gerek. Yaklaşık 40 metre yüksekliğe sahip ve gerek asansörle gerek merdivenlerle çıkılabilen at üzerindeki bu devasa Cengiz Han heykeli Ulan Batur'un 54 km kadar doğusunda yer alıyor. Heykel binasının çevresinde Cengiz Han'ın atlı askerlerinin heykelleri, kompleksin giriş katında hediyelik eşya dükkanları ve devasa bir geleneksel Moğol çizmesi, Bronz Çağı'ndan, Hunlardan kalma materyalleri görebileceğiniz bir sergi, asma katında bir restoran/kafe yer alıyor. Asma katta ayrıca geleneksel Moğol kıyafetlerini giyebilir ve savaş teçhizatını kuşanıp fotoğraf çektirebilirsiniz. Cengiz Han heykelinin en üst katında muhteşem bir bozkır manzarası sizleri bekliyor. Heykelden çıkışta kartalla poz vermeyi unutmayın. Oldukça büyük bir kartalın, koruyucu eldiven giymek şartıyla, 3-4 bin tügrik karşılığında kolunuzda tünemesini sağlayabilirsiniz. Buradan hediyelik eşya almak isterseniz, atlı heykellerin arkasında yer alan hediyelik eşya çadırını tavsiye ederim. İyi bir pazarlık yaparak istediğiniz ürünün fiyatını yarı yarıya düşürebilirsiniz.

Cengiz Han Atlı Heykel Kompleksi

Cengiz Han Atlı Heykel Kompleksi

Klasik Moğol yazısı Cengiz Han Müzesi girişi Cengiz Han Müzesi önü kartal

Ülkenin güneyindeki Gobi Çölü'ne turlar düzenleniyor. Bu turlara katılarak uçsuz bucaksız Gobi'yi görebilir, çift hörgüçlü develer üzerinde çölü katedebilirsiniz. Kuzeyde, dünyanın en büyük tatlı su göllerinden biri olan Hövsgöl'ü ziyaret edebilir ve buralarda geyik besleyen konar-göçerlerle vakit geçirebilirsiniz. Her yıl 11-13 Temmuz arasında başkent Ulan Batur başta olmak üzere ülkenin pek çok yerinde, Cengiz Han ile başladığı varsayılan Naadam Festival(ler)i düzenleniyor. Güreş, at yarışı, okçuluk başta olmak üzere çeşitli etkinliklerin ve sportif faaliyetlerin düzenlendiği bu festivale katılabilirsiniz. Altai Tavan Bogd Ulusal Parkı içerisinde bir taraftan muhteşem dağ manzarasını seyrederek diğer taraftan Kazak kartallı avcılarını görebilirsiniz. Gorkhi-Terelj Parkı da Moğolistan'ın en önemli ulusal parkları arasında. Ulan Batur'a oldukça yakın olan bu parkta kamp kurabilir ve çadırlarda konaklayabilirsiniz. Ayrıca Darhad Vadisi, Uvs Nuur Gölü gibi doğal oluşumlar da ziyaretçilerini bekliyor. Ayrıca Tumen Ekh geleneksel dans gösterilerini seyredip yine geleneksel Moğol ezgilerini dinleyebilir, ayrıca temsili şaman ayinlerini görebilirsiniz.

Tumen Ekh şaman ayini Tumen Ekh geleneksel Moğol müziği Tumen Ekh

Ulan Batur'da pek çok alışveriş merkezi (AVM) mevcut. Shangri-La ve Peace Avenue üzerindeki State Department Store bunlardan en önemlileri arasında. Her ne kadar yerel ürünler ve markalar buralarda çok bulunmasa da, gezilecek farklı AVM'ler listesine ekleyebilirsiniz. Yalnız, State Department Store'un en üst katında yerel hediyelik eşyalar satan bir dükkan mevcut. Burası Ulan Bator'daki en geniş ürün yelpazesine sahip hediyelik eşya dükkanı. Ancak fiyatlar başka yerlere göre biraz pahalı. Bu hususta, buranın yaklaşık 100-200 metre ilerisindeki Han Altay'ı (Xaн Aлтaй) tavsiye ederim. Hediyelik eşya fiyatları burada çok daha uygun. Ayrıca, maalesef göremesem de, Kara Pazar adlı bir geleneksel pazardan bahsediliyor. Yerel dilde Narantuul olarak adlandırılan bit pazarı tarzında ve bunun yanı sıra geleneksel ürünlerin de yer aldığı bu pazarı mutlaka görmeniz gerekir diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra Khar Zakh da aynı konsepte sahip bir yer. Ayrıca hediyelik eşyalar için çoğu müzede birer ufak dükkan da yer alıyor. Fiyatlar her ne kadar biraz fazla olsa da, müzelerin bu ilgili hediyelik eşya bölümlerini de tercih edebilirsiniz. Bazılarında gerçekten orijinal ve kaliteli ürünler mevcut. Moğol çadırı, Cengiz Han figürleri, geleneksel Moğol çizmeleri gibi unsurlardan magnetler, anahtarlıklar, biblolar, şaman bebekleri vs. alınabilecekler arasında. Moğol kaşmiri dünyaca ünlü. Buraya gelmişken kaşmirleri de deneyebilirsiniz. Özellikle Ulan Batur'un pek çok kesiminde kaşmir satan dükkanları görebilirsiniz.

Han Altay Moğolistan hediyelik eşya dükkanı Moğolistandan ne alınır Moğol hediyelik eşyaları

Tonyukuk Yazıt(lar)ı

Vezir Tonyukuk'un 730'lu yıllarda dikilen meşhur yazıtı, Ulan Batur'un 60 km kadar doğusunda, Tola Nehri'nin üst kısmında yer alıyor. Tonyukuk Yazıtına doğru giderken bol bol Moğol çadırı (ger/yurt) görecek ve uçsuz bucaksız bozkırı tecrübe edeceksiniz. Yollar tek şeritli ve yer yer stabiliteden uzak. Yazıtlara giden yolun bir kısmı ise Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılmış. Biri  yaklaşık 2.5 metrelik öteki ise yaklaşık 2 metrelik iki ayrı taştan oluşan Tonyukuk Yazıtları ne yazık ki Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtları gibi korunaklı bir mekana taşınmamış durumda. Sadece yazıtların bulunduğu ufak bir bölge yine TİKA tarafından demir parmaklıklarla çevrilmiş ve iki yazıtın etrafı da zincirlerle korunmuş durumda. Giriş kısmında Türkçe, İngilizce Rusça yazılmış geniş bir bilgilendirme panosu yer alıyor. Demir parmaklıkların olduğu yerde yüzlerce metre boyunca uzayan balbalları da görebilirsiniz. Burada Göktürklerin soluduğu havayı solumak, 1300 yıllık abidelere dokunmak, o topraklar üzerinde yürümek muhteşem bir duygu doğrusu.

Tonyukuk Yazıtı (Abidesi)

Tonyukuk Yazıtı (Abidesi)

Tonyukuk Yazıtları Tonyukuk balballar Tonyukuk yazıtlarında

Harhorin, Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtları, Orhun Vadisi, Orhun Irmağı

Ulan Batur'un yaklaşık 450 km doğusunda kalan ve günümüzde bir müze kompleksi içerisine taşınan Köl Tigin Yazıtı ile Bilge Kağan Yazıtı'nı görmek için sabahın çok erken saatlerinde yola koyuluyoruz. Normal şartlarda 4-5 saat sürmesi gereken, ama yolların yetersizliği ve bozukluğu sebebiyle yaklaşık 7 saat alacak uzun bir yolculuk bizleri bekliyor. Zaman zaman "ihityaç" molası için bozkırın kenarında duraklıyor ve bozkırda "ihtiyac"ımızı gideriyoruz. Zira yol üzerinde bir dinlenme tesisi veya tuvalete denk gelmemiz çok zor. Birkaç saatin ardından, çöllük bir araziye denk geliyoruz. Burada yerel halk belli bir ücret karşılığında Moğol develerine ve atlarına binme imkânı veriyor. Ben de ata cesaret edemeyip o anda daha güvenli görünen deveye biniyor ve hayatımda ilk kez bir deveye binmeyi tecrübe ediyorum. Farklı bir duygu doğrusu. Burada yarım saat kadar durup dinlendikten ve atlarla, develerle fotoğraf çektirdikten sonra yola devam ediyoruz. Sonraki hedefimiz Harhorin (Moğ. Хархорин; Karakurum olarak da geçer). Burası, geçmişte Moğol İmparatorluğuna başkentlik yapmış, günümüzde kasaba/ilçe statüsünde bir yerleşim birimi. Tek katlı kulübe tarzı evler, asfaltsız yollar ve geleneksel çadırlar ile sıra dışı bir yer. Ancak Erdene Zuu Manastırı (Эрдэнэ Зуу), tarihi Uygur başkentlerinden Karabalgasun (Ordu Balık veya Moğolca Har Balgas), Harhorin Müzesi (Хархорин Музей) ve tabii ki Orhun Yazıtları bu bölgeyi bizim için daha da önemli kılıyor. Bir gece boyunca konaklayacağımız Anar Çadır Kampı ve Orhun Nehri de burada. Biz de önce Orhun Nehri'nin kıyısındaki çadır kampımıza yöneliyor ve burada et ağırlıklı öğle yemeğimizi yiyoruz. Hemen ardından tekrar otobüslerle yola koyulup uçsuz buıcaksız, dümdüz bozkır manzarası eşliğinde, ülkemiz tarafından inşa edilen asfalt yol üzerinden yaklaşık 45 kilometre kadar katedip Orhun Yazıtlarının bulunduğu, 2008 yılında TİKA tarafından inşası tamamlanan müze kompleksine ulaşıyoruz. Sade bir müze burası. Girişinde, her zaman olduğu gibi, hediyelik eşyalar bulabileceğiniz bir dükkan mevcut, ancak ne yazık ki minyatür Orhun Yazıtları veya yazıtlarla ilgili diğer hediyelik eşyaları beklemeyin. Görebildiğim kadarıyla sadece birkaç tişört üzerine yazıtların baskısı yapılmış durumdaydı.

Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtları

Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtları

Karabalgasun harabeleri Bilge Kağan külliyesinde balballar Erdene Zuu Manastırı

Yazıtların olduğu esas alana ilerlerken, yazıtlar hakkında çeşitli bilgilerin yer aldığı, yazıtlar üzerine çalışanların fotoğraflarının bulunduğu sergileri, yazıtların nasıl taşındığını gösteren fotoğrafları, haritaları inceliyor ve ardından esas müze kısmına geçiyoruz. Burada, Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının asıllarının yanı sıra çok sayıda balballar, anıt-mezarın yeniden tasarlanmış maketi, mezar kabinleri, diğer yazıtlardan örnekler, Göktürkler döneminden kalma çeşitli alet-edevat ve dahası yer alıyor. Yazıtlar ne yazık ki hayli tahribata uğramış, zamanın acımasızlığına dayanamamış.

Köl Tigin-Bilge Kağan Müzesi'ni ziyaret ettikten sonra tekrar Harhorin'e yöneliyor ve burada önce Harhorin Müzesi'ne giriş yapıyoruz. Ulan Batur'un dışındaki en iyi müzelerden biri olarak tanınan bu müzede, daha çok bölgeden çıkarılmış 13-14. yüzyıllardan kalma pek çok nadir eser yer alıyor. Bunların yanı sıra tarih öncesi devirlerden kalma pek çok unsur da müzede ziyaretçilerini bekliyor. Müzenin çıkışında (veya girişinde) orijinal ve kaliteli hediyelik eşyaların satıldığı bir dükkan da yer alıyor. Üstelik kredi kartı da geçerli burada. Müzeden sonra Erdene Zuu Manastırına yöneliyoruz. Tarihi Moğol hanedanlıkları tarafından bölgede kurulmuş en önemli manastırlardan biri olan Erdene Zuu Manastırı içerisinde Dali Lama Tapınağı, Laviran Tpaınağı gibi pek çok tapınak yer alıyor. Geniş bir arazi içerisinde 102 stupa ile çevrelenmiş olan manastır, komünizm döneminde kapatılmış, ancak Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle beraber tekrar aktif hale getirilmiş. Manastır'ın karşısında uygun fiyata ve bol pazarlıkla hediyeler alabileceğiniz çeşitli dükkanlar yer alıyor. Ayrıca, büyük Cengiz Han Heykeli'nin önünde olduğu gibi burada da kartalla fotoğraf çektirebilirsiniz (ancak buradaki kartal diğerine göre biraz küçüktü).

Harhorin Müzesi

Harhorin Müzesi

 

Manastırı da gördükten sonra geceyi geçireceğimiz Anar Çadır Kampı'na doğru yola koyuluyoruz. Bozkır üzerinden, araçların çizdiği izler üzerinden ilerliyor ve kampa ulaşıyoruz. Çadırlara eşyalarımızı bıraktıktan sonra akşam yemeğini yemek için tekrar büyük çadıra (ana çadır) yöneliyoruz. Hava iyice serinledi. Geceyi geçirmek için çadırın içerisindeki sobayı kullanmamız gerekecek. Bunun için de bol bol odun toplamak... Biz de, odun kıran görevliye doğru yönelip odunlarımızı biriktiriyor ve çadırımıza taşıyoruz. Hava yağışlı ve de soğuk olduğu için Orhun Vadisi'ni ve Nehri'ni görmeyi yarına bırakıyoruz (ne yazık ki yarın da değişen bir şey olmayacak). Sobamızı yakıp üç arkadaş aynı çadırı paylaşıyor ve sabahı bekliyoruz. Ancak soba yakma işini beceremediğmiz için kah donuyor kah saunada gibi hissediyoruz kendimizi. Bir şekilde sabahı ediyor ve kahvaltının ardından kampın hemen yanındaki Orhun Vadisi'ne ve Orhun Nehri'ne yöneliyoruz. Orhun Nehri'nin soğuk suyunda ellerimiz yıkadıktan sonra vadiyi dolaşıyor ve bol bol fotoğraf alıyoruz. Zamanında atalarımızın atlarını suladığı, yıkandığı bu nehirde ve vadide bulunmak muhteşem bir his. Bölgede biraz daha zaman geçirdikten sonra otobüslere yöneliyor ve Ulan Batur'a doğru yola koyuluyoruz. Moğolistan gezisi maceramız da bundan sonra son buluyor.

Orhun Nehri kıyısında

Orhun Nehri kıyısında

Moğol bebeği ve babasıyla Anar kampında Moğollarla Orhun Nehri Anar Çadır Kampı

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

4
Bir yorum yapabilir veya soru sorabilirsiniz.

avatar
2 Yorum konuları
2 Konu cevapları
0 Takipçiler
 
En çok okunan yorum
En fazla talep alan yorum
3 Yorum yazarları
Nisa Nur Şahinİsa SarıMustafa AĞCA Son yorum yazarları
  Abone ol  
en yeni en eski en beğenilen
Şunları bildir:
Nisa Nur Şahin
Nisa Nur Şahin

Merhabalar, ben 15 yaşında lise 2 öğrencisiyim. Tarihe özellikle Türk tarihine ilgim olduğunu fark ettim. Bu konuda araştırmalar yapmaya başladım. Şu sıralar Orhun Yazıtları hakkında edilebildiğim kadar bilgi elde etmeye çalışıyorum. Bu sebeple Moğalistan gezi yazılarına bakarken sizin yazınıza denk geldim. Yazıtları merak ederken Moğolistan hakkında da bilgi sahibi olmuş oldum.Emeğiniz için teşekkür ederim.Hayatınızın geri kalanında başarılar dilerim abicim 🙂

Mustafa AĞCA
Mustafa AĞCA

Emeğine sağlık İsa hocam. Çok faydalı bir yazı olmuş.