Kişisel Ağ Sayfası
www.isa-sari.com

Bâleybelen: Dünyanın İlk Yapay Dili

21 Nisan 2009 Salı 16 yorum İsa Sarı

Kişisel çabalarla bilinçli olarak oluşturulmuş, doğallıktan uzak, kaynağı belli diller olarak tanımlanan yapay diller, daha çok dil olgusuyla ilgilenen kişilerce bilinir. Bu yapay dillerden, bilhassa Polonyalı hekim Ludwik Lazarz Zamenhof'un icat ettiği "Esperanto" geniş kitleler tarafından tanınagelmiştir. 16. yüzyılda Muhyî-i Gülşenî tarafından oluşturulan ve kelime anlamı 'dilsizlere dil veren' olan Bâleybelen ise, dünyanın bilinen ilk yapay dili olmasına rağmen çoğu kişi, hattâ konuyla ilgilenen akademisyenler tarafından bile tanınmamaktadır.

Kökleri Şiraz'a dayanan Muhyî-i Gülşenî (Muhyî Çelebi), Kahire'deki Gülşenî topluluğunun bir üyesidir. 1528'de Edirne'de doğmuş, 1605'te Mısır'da vefat etmiştir. Ömrünün ortalarına doğru, Arap harflerine dayalı Osmanlı Türkçesi alfabesi ile yazılan ve Sufî öğretisine ait terimleri aktarma gibi bir amaç taşıyan Bâleybelen dilini meydana getirmiştir. Sadeleştirilmiş Arapça dil bilgisi kuralları üzerine kurulu olan dilinin söz varlığını ise Türkçe, Farsça ve Arapça kelimelerle oluşturmuştur. 16. yüzyılın sonlarına doğru Bâleybelen'in dil bilgisi esaslarını da barındıran bu yapay dille yazdığı eserini kaleme almış ve yaklaşık 10.000 kelimeden müteşekkil hacimli bir sözlük ortaya koymuştur.

Bâleybelen dilinin keşfi 1800'lü yılların başında gerçekleşir. Fransız bilim adamı ve yazar Rousseau, Halep'teki gezisi sırasında, kendisine son derece yabancı gelen bir dille yazılmış esrarengiz bir eserle karşılaşır ve tüm uğraşlarına rağmen ne eser hakkında bilgisi olan birisine ulaşabilir, ne de eserin içeriğini ve dilini çözebilir. Ardından, eserin ilk sayfasının bir kopyasını Osmanlı tarihçisi ve Alman Elçilik Ateşesi Hammer'a gönderir; fakat Hammer da bu işin üstesinden gelemez. Nihayet eser, Oryantal Diller Okulu dil bilimcisi ve oryantalist Silvestre de Sacy'e ulaştırılır. Sacy, yaklaşık 8 yıl sonra eserin bir başka nüshasına İmparatorluk Kütüphanesi'nde yer alan doğu yazmaları koleksiyonunda rastlar ve eser üzerindeki çalışmalarına başlar. Ona göre Bâleybelen, yeryüzünden silinmiş bir kavme ait ya da Kabalizmi temsil eden bir dildir. Aynı zamanlarda, oryantalist Alessandro Bausani, eserin yazıldığı dili "ilk yapay dil" olarak tanımlar. 150 yıl kadar sonra ise, eserin yazarının Muhyî-i Gülşenî olduğu anlaşılır.

Türkiye'de, ilk olarak 1966 yılında Mithat Sertoğlu, "Hayat Tarih" adlı dergide yayımlanan "İlk Milletlerarası Dili Bir Türk İcat Etmişti" başlıklı yazısında Bâleybelen'e değinir. İstanbul Üniversitesi Eski Türk Edebiyatı profesörlerinden Mertol Tulum'un öğrencisi olan Mustafa Koç ise, Bâleybelen ile ilgili olarak 2001 yılında başladığı çalışmasını 2006 yılında tamamlar ve "Baleybelen/İlk Yapma Dil" isimli 751 sayfalık kitabını yayımlar. Koç, kitabınının girişinde şunları aktarmaktadır:

Bu eser; yapma dil, kusursuz dil, ortak dil ve kaynak dil çalışmalarının bilinen ilk müşahhas örneğidir. 16. yüzyılda kaleme alınan Bâleybelen (Muhyî’nin Dili/Lisânü’l-Muhyî) Doğu dillerinin (Türkçe, Arapça, Farsça) imkanlarıyla sufî tecrübenin harmanlandığı eşsiz bir metindir. Aynı zamanda 19. yüzyılın medeniyetler ve kültürler Babilinde ortak dil oluşturma hamlelerinin ilk müjdecisidir.Osmanlı kültür hayatında müspet akisler bırakan; devlet ricali, ilmiye sınıfı ve sufî muhitlerin ilgisini çeken Bâleybelen, Osmanlı medeniyet tarihinin orijinal bir veçhesi olmakla kalmaz, bilim tarihinde ilk inşa edilen dil olarak da yerini alır. Osmanlı Türkçesinin tam bir gramerini de içeren risalelerin yanında 10.000 madde başı içeren Bâleybelen sözlüğü Türkçe, Farsça ve Arapça karşılıklarıyla yer alır.

200 eser meydana getiren Muhyî, bu ve diğer çalışmalarında dönemine ve kendi iç dünyasına dair verdiği zengin bilgilerle Osmanlı’yı müessese ve insanlarıyla daha yakından görmemizi sağlar. Bu çalışmada transkripsiyon ve edisyon kritikleri yapılarak işlenen Bâleybelen metinleri ve Muhyi’nin hacimli biyografisi bir çok bilinmeyenin aydınlatılmasında katkıda bulunacaktır.

Bâleybelen, eski zamanlarda, öğretilerin insanlara ulaştırılması ya da gizli topluluklar arasındaki anlaşmayı sağlaması; ayrıca yapay dillerin, sadece son dönemlerde Batıda üretilmediğini ve çok eskiden beri var olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

16
Bir yorum yapabilir veya soru sorabilirsiniz.

avatar
14 Yorum konuları
2 Konu cevapları
0 Takipçiler
 
En çok okunan yorum
En fazla talep alan yorum
13 Yorum yazarları
İsa Sarıdursun ali tökelabdurrezzak tekmenDr. Latif Celiknagihan özer Son yorum yazarları
  Abone ol  
en yeni en eski en beğenilen
Şunları bildir:
trackback

[…] Wikipedia’daki Balaibalan Maddesi 2)      Bâleybelen: Dünyanın İlk Yapay Dili / İsa Sarı 3)      Kitabın Klasik Yayınları’ndaki Sayfası 4)      16. Yüzyıl Sufilerinin […]

trackback

[…] İngilizce Wikipedia’daki Balaibalan Maddesi 2)      Bâleybelen: Dünyanın İlk Yapay Dili / İsa Sarı 3)      Kitabın Klasik Yayınları’ndaki Sayfası 4)      16. Yüzyıl Sufilerinin […]

dursun ali tökel
dursun ali tökel

Baleybelen'in gördüğüm de ben de şaşırmıştım. hemen aldım ve inceledim. Şaşırmamak mümkün değil. Bizim bundan haberimiz olmaması da ayrı bir facia. Umberto Eco'nun bütün yapay dilleri incelediği AVRUPA'DA KUSURSUZ DİL ARAYIŞI kitabında maalesef Baleybelen yok Eco'nun yaptığı işte tam bir çılgınlık örneği. Keşke Eco'yu Baleybelen'den haberdar edebilsek Osmanlı'da yapay diller sadece Baleybelen'le sınırlı değil. HABİBİ adlı bir mevlevî şair var. Habibi, anlamsız kelimelerden kurulu şiirler yazarmış. mesela şunun gibi: Eyâ tekrimiydi düşmet kalansuvat düşmet Yelhûhu yelhûhu ey şûh-ı meyyitü'ş-şehad Emred eşkur emma gezen ertek fetesi Hoş bezengi-i cânâ fetâ Frenk fetesi Bunların anlamı ne? Bilmiyoruz. Habibi'ye "Birader bu yazdıklarının anlamı… Devamı »

abdurrezzak tekmen
abdurrezzak tekmen

yapay dil çalışmaları aslında gizli örgütlerin kabalizmden tutun sofiliğe kadar pek çok alanda bir uzlaşım dili oluşturulmaya çalışılmıştır. bunlardan bazıları Alman Hildegarda von bingen 'Ignota'
ispanyol Ramon Llull un 'Ars Magna' , alman johannes Tritemsus....

nagihan özer
nagihan özer

böyle bir dil türkler tarafından yapılmıştır. bu dili dil politikaları dersi için araştırıyordum, yaptığım çalışmaları buraya yazmayı düşünüyorum. kopyalarını yollarım bilgileniriz.

Dr. Latif Celik
Dr. Latif Celik

Merhaba,

Almanya'dan yaziyorum. Baleybelen ve Muhyi hakkinda bir yazi hazirliyorum. Elinizdeki bilgileri benimle paylasirsaniz çok sevinirim. Lütfen bana mail atmanizi rica ediyorum.

Dr. Latif Celik

Mustafa kaptan

Evet biliyorum bu dilin varlığını bir Türk yapmış. Ben de bir yapay dil yapımcısıyımve nomuli adlı bir yapay dilim var. Dünyanın en kapsamlı yapay dilini yapmaya çalışıyorum

Songül Süren
Songül Süren

Baleybelen dilini dünyadaki ilk yapay dil olarak belirtmişşiniz, ancak bu doğru değil. Bundan önce başka yapay diller de dünyada oluşturulmuşlar. Örneğin alman Hildegarda von Bingen’in Ignota adlı dili, ispanyol Ramon Llull’un Ars magna isimli dili, alman Johannes Tritemius’un oluşturduğu dil gibi...

tuncay köse
tuncay köse

sayın burak bey
ilk öncelikle bu konuyla ilgilendiğiniz ve bana mesaj gönderdiğiniz için teşekkür ederim.facebook ta varım profil resmim yeşilli kırmızı türk bayrağı gibi olandır.
bende sizinle görüşmek isterim.ayrıca çalışmalarınızı çok merak ediyorum.
ayrıca torozekyong-trz.tr.gg adresinden çalışmalarımı görebilirsiniz.
Allaha emanet olun.

Burak Gizlenci
Burak Gizlenci

bu konuylan bende ilgileniyorum hemde baya benimde bazı çalışmalarım var. sayın tuncay köse sizlen konuşmak isterim facebook da varsanız hangisisiniz yoksanız msn adresi felan verin.

Burak Gizlenci
Burak Gizlenci

bnde bu konuda ilgileniyorm ve hatta çalışma yapıyorm tuncay köse sizlen iletişimi geçmek isterm facede varsanız hangisisiniz yada msn felan vern.

tuncay köse
tuncay köse

yazınız çok güzeldi ben böyl şeylerle ilgileniyorum çünkü benim yaptığım bir yapay dil var. ama bu dili 5-6 kişiden başkası bilmiyor.

Yunus DEMİRELLİ
Yunus DEMİRELLİ

EN ESKİ YAPMA DİL OLAN BALEYBELEN DİLİ HAKKINDA BAZI NOTLAR I. Ahmed devrinin başdefterdarı Ahmed Paşa'nın kardeşi olan Mehmed Muhiddin Efendi (Muhyî Gülşenî) tarafından kaleme alınan bu eserin Türk Dil Bilimi açısından önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Özellikle L.Zamenhhof'un Esperanto'sundan (1887-1905) önce meydana getirildiği düşünülürse önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Tamamıyla ilhama dayanarak kaleme alınmış bu eserin girişinde Muhyî Gülşenî Allah (c.c)'ın Hz. Adem'e bütün isimleri öğrettiğini ancak insanların ihtiyaca göre kelimeler yaptıklarını belirtmiş ve kendisinin de bu çalışmayı Allah'ın kendisine verdiği bir ilhamla yaptığını vurgulamıştır. Bu ibarelerin Kur'an-ı Kerim'de geçtiğini göz önüne alarak daha 16.y.yılda Mehmed Muhiddin Efendi'nin DİLLERİN… Devamı »

Onur Şendere

Çok güzel bir yazı. Açıkcası ben de bilmiyordum. Esperanto hakkında bilgim vardı sadece. Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği'nde bile bahsetmediler yani. Teşekkür ederim.

Turgay
Turgay

Vay be. Okurken İnsanın nefesini kesen yazılardan. Keşke biraz daha geniş alsaydınız.

Teşekkürler.