Kişisel Ağ Sayfası
www.isa-sari.com

Türkolojinin Duayeni: Friedrich Wilhelm Radloff

27 Ekim 2008 Pazartesi 10 yorum İsa Sarı

81 yıllık ömrünün büyük bir kısmını Türk Dünyasını araştırmaya adayan Alman asıllı Rus Türkolog Wilhelm Radloff, çalışmaları ile Türkolojide yeni bir çığır açmış ve bu alanının ne denli uçsuz bucaksız olduğunu ortaya koymuştur. Sayısız çalışmasıyla, alanında ilk sayılan eserleriyle Türkolojinin gelişimine hatırı sayılır bir katkıda bulunmuş ve yeryüzündeki en büyük Türkologlar arasına girmeyi hak etmiştir. Onun çalışmaları, kendisinden sonra gelen araştırmacılara ilham kaynağı olmuş, Türkolojinin önünü açmış, Radloff isminin Türkoloji araştırmaları tarihine kazınmasını sağlamıştır. Radloff'un ve çalışmalarının ne denli önemli olduğunu anlayabilmek için onun hayat hikâyesine kısaca bir göz atmak yeterli olacaktır.

Hayatı

Prusya ordusunda yedek subay olan bir babanın tek oğlu olarak 5 Ocak 1837 tarihinde Berlin'de dünyaya gelen Radloff, ailesinin iyi olmayan maddî durumuna rağmen iyi bir eğitim almıştır. Lise yıllarından itibaren edebiyata ve dile ilgi duymaya başlamış, üniversiteye girdiği ilk yıllarda aldığı felsefe ve ilahiyat eğitimini yarıda bırakarak filolojiye yönelmiştir.

İlerleyen yıllarda Radloff; Türk, Moğol, Mançu ve Fin dilleri arasındaki ilişkileri ortaya koymaya çalışan hocası Wilhelm Schott sayesinde Doğu dillerine yönelmeye başlamış ve Orta Asya'nın bilinmeyen dillerini kendisine çalışma alanı olarak seçmiştir. Bu yıllarda, Rus topraklarında araştırma yapabilmek amacıyla Rusça öğrenmeye başlamış; Rusların Merkezî ve Doğu Asya'daki Türk topraklarına doğru ilerlemesiyle birlikte Rusya'da kalmaya ve Türk dili, tarihi, kültürü üzerinde çalışmaya karar vermiştir.

Yirmili yaşlarından itibaren soğuk Sibirya topraklarında öğretmenlik yapmaya başlayan Radloff, aynı zamanda o topraklar üzerinde gezintiler yaparak sayısız kaynağa erişmiştir. Aradan yıllar geçtikten sonra ulaştığı kaynakları ve yaptığı derlemeleri yayımlamaya başlamıştır. Kısaca "Proben" olarak tanınan "Proben der Volksliteratur der Türkischen Staemme Süd-Sibiriens" (Güney Sibirya Türk Boylarından Halk Edebiyatı ile İlgili Örnekler) adlı ilk eserinde Türkçe ile ilgili olarak şunları söyler:

Yeryüzündeki hiçbir dil ailesi Türkçe kadar geniş sahalara yayılmış değildir. Afrika'nın kuzey-doğu bölgesinden Türkiye'ye ve Rusya'nın güney doğusunudan Sibirya'nın güneyine ve Gobi Çölü'nün içlerine kadar Türkçe konuşan kavimler yaşamaktadır. Onların büyük bir kısmı, İslâmiyeti kabul ettikten sonra diğer milletlerin ve özellikle din kardeşi olan Arap ve Farslar'in etkisi altında kalmışlardır. Bu etkiyi özellikle edebî eserlerde görmek mümkündür. Onlar, yalnız dillerine uymayan Arap yazısını almakla kalmamış, yazı dillerinden binlerce kelimeyi de alarak öyle bir yazı dili meydana getirmişlerdir ki, bu üzerinde rengarenk her türlü yamalar bulunan bir elbiseye benzetilebilir. Bu yazı dili, doğal olarak Türk halkı için anlaşılamayan bir halkadan ibaret olup, halkın kültür seviyesini yükseltmek yerine, halk kültürünün taze yeşilliği ile beslenemediği için kendi kendini köreltmekteydi.

1891 senesinde Petersburg Akademisi tarafından kurulan bir heyetin başkanı olarak Orhon bölgesine gönderilen Radloff, bu bölgedeki yazıtlar üzeride yazılanları okumak için Thomsen ile bir yarışa girer. Sonunda, Thomsen yazıtları Radloff'tan önce okur; fakat buna rağmen Radloff da boş durmamış ve yazıtlar üzerindeki karakterlerden 11'ini çözmeyi başarabilmiştir.

1898'den sonra Uygur dili üzerine de araştırma yapmaya başlayan Radloff, Albert Grünwedel'in Turfan'a düzenlediği ekspediyon sonucunda günışığına çıkarılan Uygurca metinler üzerinde çalışmalarda bulunmuştur.

Evli ve iki kız çocuğu sahibi olan, Türkoloji üzerine yaptığı çalışmaları ile bu alanın önde gelen isimlerinden biri olmayı başarabilen Radloff, 29 Nisan 1918'de Rusya'nın Petersburg şehrinde vefat etmiştir. Onun eserleri günümüzde de hâlen geçerliliğini korumakta ve çalışmalara öncülük etmektedir.

Eserlerinden Bazıları

1. "Proben der Volksliteratur der Türkischen Staemme Süd-Sibiriens" (Güney Sibirya Türk Boylarının Halk Edebiyatı ile İlgili Örnekler)

2. "Proben der Volksliteratur der Nördlichen Türkischen Staemme" (Kuzey Türk Boylarının Halk Edebiyatı ile İlgili Denemeler)

3. "Proben der Volksliteratur der Türkischen Staemme" (Türk Boylarının Halk Edebiyatı ile İlgili Denemeler)

4. "Die Lautalternation und ihre Bedeutung für die Sprachentwicklung" (Ünlü Sesler ve Dilin Gelişimini Üzerine Etkileri)

5. "Zur Geschichte des Türkischen Vokalsystems"

6. "Versuch Wörterbuches der Türk Dialecte" (Türk Ağızları İçin Sözlük Denemesi )

7. "Das Türkische Sprachmaterial des Codex Comanicus" (Kodeks Kumanikus’un Türkçe İçeriğinin Sınıflandırılması)

8. "Vergleichende Grammatik der nördlichen Türksprachen" (Kuzey Türk Ağızlarının Karşılaştırmalı Dilbilgisi)

9. "Zur Sprache der Komanen" (Kıpçak Dili Üzerine)

10. "Alttürkische Studien I, II, III, IV, V, VI"

11. "Observations sur les Kirghis" (Kırgız Gözlemleri )

12. "Aus Sibirien" (Sibirya'dan)

13. Koşo Saydam ve Tonyukuk Yazıtları, Kudatgu Bilig Metin ve Çevirileri

, , , , , , , , , , , ,

10
Bir yorum yapabilir veya soru sorabilirsiniz.

avatar
10 Yorum konuları
0 Konu cevapları
0 Takipçiler
 
En çok okunan yorum
En fazla talep alan yorum
10 Yorum yazarları
Kübra DuruMetin Efehale tuncerabdullah otçutanju ünal Son yorum yazarları
  Abone ol  
en yeni en eski en beÄŸenilen
Şunları bildir:
Kübra Duru
Kübra Duru

Şu an yapılan yorumları görünce hem güldüm hem üzüldüm 🙂 Nasıl bir umutsuzluktur bu ? Ayrıca Radloff'tan sonra çok büyük çalışmalar yapan hem Türk hem de yabancı Türkologlara saygısızlık! Temelsiz yorumlar 🙂 Çok yüzeysel...
Bu arada ellerinize sağlık hocam 🙂
Saygılar...

Metin Efe
Metin Efe

Türkoloji´nin mevcut hali, onu örtmeye dönük olarak özel tertiplenmiÅŸ tabu perdelerinden kaynaklanmaktadır. Bu büyük tabu ve onun kaynakları teÅŸhis ve teslim edilmediÄŸi müddetçe, Radloff düzeyinden bir baÅŸkasının niçin gelemeyeceÄŸi anlaşılamaz: 1- Türk Halkı/halklarının genel karakteristikleri (insan´dan kaçarak hayata/devlete sığınmak ÅŸeklindeki tipik doÄŸu/doÄŸulu tarzı), 2- Türk Halkı/halklarının, Anadolu ve öncesi yerel coÄŸrafyalarda -varlığı artık görmezden gelinemez ÅŸekilde- ve 1. maddedeki genel sosyal karakterin de etkisi sayesinde, "yahudi" boyunduruÄŸu altında kalmış olmaları. Türk Halkı/halkları, son 1000 yılı, yahudinin "ara konak"ı olarak yaÅŸamışlardır... 3- Türk Halkı / halklarının yahudi egemenliÄŸine kolay teslimiyeti, genel olarak mevcut hali getirmiÅŸ ise de, teknik bakımdan önemli tezahürler… Devamı »

hale tuncer
hale tuncer

Ben edebiyat öğrencisiyim ve almanyaya gidip master yapmak istiyorum.Bunu yapmayı çok istiyorum çünkü kendi dilimize en az yabancı araştırmacılar kadar bizim de sahip çıkmamız gerekiyor.Ama ne yazık ki türkiye bizim önümüzü açacağına kapatıyor bu kadar mezun öğrenciye destek çıkmıyor

abdullah otçu

ben bu konulara uzağım ama kendi tarihimizi yapanların ve iyi bi şekilde yapanların yabancı olması üzücü

tanju ünal
tanju ünal

en önemlii türkologlarından biriydi ama onun yerine daha iyilerinin gelecegine inanaıyorumm çünkü bende edebiyat okuyorum ve onun gibi büyük bir türkolog olmak ve onun çalışmalarını devam etmek biz gençlerinn borcudur.

Kemal Turan
Kemal Turan

Ne kadar ironik. Bir Alman, Türk Tarihini Türk dilini bu kadar önemserken, bizim gençlerimiz inadına yok sayıp dilin içine ediyorlar.

Sevgice
Sevgice

Ruhu şad olsun... Öncü olmuş değerli bir insan...

Derya Åžahiner
Derya Åžahiner

Çok güzel bilgiler ve çok güzel bir derleme... Türkiyeli Türkologları da bu şekilde anlatabilirseniz sevinirim.

Tufan Tural
Tufan Tural

Gülay Hanıma katılmamak elde değil... Öğrencisinden tutun da öğretmenine kadar Türkolog yetiştirmesi beklenen birimlerin hepsi nafile çalışıyor, çabalıyor. Öğrencilere sorsanız "Türkoloji" nedir diye, ona bile cevap veremezler. Gerisini siz düşünün...

Gülay Meşe
Gülay Meşe

Radloff gibi birisi dünyaya bir daha zor gelir. Günümüz Türkologlarına bakın, hiçbirisi onun yaptığının üçte birini bile yapamaz. Yurtdışında nasıl bilmiyorum; fakat Türkiye'de durum böyle ve Türkolojinin durumu içler acısı... Türkoloji adına hiç mi hiç umudum kalmadı.