Kişisel Ağ Sayfası
www.isa-sari.com

Görülmeye Değer Zenginlikleriyle Safranbolu

1 Ağustos 2011 Pazartesi 3 yorum İsa Sarı

Geçtiğimiz hafta sonu, günübirlik bir Safranbolu gezisindeydik. Gezinin sonunda, daha çok tarihî değer taşıyan sevimli evleriyle zihinlerde canlanan bu minik ilçenin sahip olduklarının, evlerden daha fazlası olduğunu öğrendik. Mağaraları, su kemeri, ormanları, konakları, tertemiz ve ferah havası... Safranbolu'nun zenginliklerini ifade etmek için daha fazlasını sıralamak gerekli. Dahası, ilçenin gezip görülecek, ziyaret edilecek yerlerini koskoca bir güne sığdırabilmek de mümkün değil. İşte bu yazımda, sizlere Safranbolu'nun gezip gördüğümüz kısımlarını anlatmaya çalışacağım.

Safranbolu gezimize, restorana çevrilen tarihî konaklardan birinde, gün içerisinde çabucak acıkacağımızı düşünerek, iyi bir kahvaltıyla başlıyoruz. Kahvaltıda yöreye has bir şeyler göremedik, belki "Safranbolu kahvaltısı" adında değişik bir kahvaltı tabağı sunulabilirdi. Ne de olsa, son zamanlarda bu tür adlandırmalar sıkça yapılır oldu! Her neyse... Dağ manzaralı bu konaklar, Safranbolu'nun merkezinin biraz yukarı kısımlarında yer alıyor. Konak çevresinin temizliği ve dağ havasının rahatlatıcı etkisi dikkatimizi ilk çeken unsurlardan... Kahvaltımızın hazırlanmasını beklerken, konağın hemen bitişiğinde bulunan ve neredeyse yıkılmak üzere olan, çok eski zamanlarda inşa edildiğini düşündüğümüz bir köşkü geziyoruz. 3 katlı bu köşk, bizi Safranbolu evlerinin genel yapısı hakkında fikir sahibi etmeye yetiyor.

 Sevimli bir inek, yolculuğumuz esnasında ağacın dalları arasından bizi selamlıyor.

Sevimli bir inek, yolculuğumuz esnasında ağacın dalları arasından bizi selamlıyor.

Kahvaltımızın ardından, ilk durağımız olan Bulak ya da diğer adıyla Mencilis Mağarası'na yöneliyoruz (yeri gelmişken açıklayayım: mencilis, 'toplanma, bir araya gelinen yer, topluluk' gibi anlamlara gelen meclis kelimesinin bölge ağzında aldığı biçim imiş). Bu mağara, Türkiye'nin en büyük, daha doğrusu en uzun ilk beş mağarası içinde yer alıyor ve Bulak Köyü'nün içerisinde, Safranbolu merkezine yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kıvrımlı ve tehlikeli sayılabilecek yollarında manzaraya dalmaktan kendimizi alamıyor, öte taraftan, karşılaşabileceğimiz tehlikeleri de düşünerek temkinli bir şekilde ilerliyoruz. Belli bir yerden sonra asfalt yol yerini toprak yola bırakıyor ve mağara girişine yaklaşıyoruz. Aracımızı uygun bir yere bıraktıktan sonra, son derece dik ve yüzlerce basamaktan oluşan merdivenlerden mağaranın esas girişine çıkıyoruz. Mağara girişinde belli bir ücret alınıyor ve ücret ödeme noktasında çeşitli hediyelik eşyalar, safran çiçeği özlü losyon ve sabunlar ile ufak tefek yiyecek ve içecekler satılıyor. Erken gittiğimizden olsa gerek, bizim dışımızda sadece birkaç kişiye rastlıyoruz.

 Bulak (Mencilis) Mağarası yolundan manzara

Bulak (Mencilis) Mağarası yolundan manzara

Mağaraya girdiğimizde, dışarıdaki kavurucu hava, yerini serin bir "mağara havası"na bırakıyor. Mağarada görevli olan beyefendi amca ile sohbete dalıyoruz. Kendisi, mağaradaki sıcaklığın yazın da kışın da sabit kaldığını ve havasının astım, sinüzit vb. hastalıklara iyi geldiğini aktarıyor bize. Söylediği gibi, nefes aldıkça ciğerlerimizin açıldığını hissedebiliyoruz. Ayrıca bu mağaranın Osmanlılar devrinde sığınak olarak kullanıldığı bilgisini de kendisinden öğreniyoruz. Ulaşılması oldukça güç, fakat son derece korunaklı ve güvenli olan bu mağaranın, insanlık tarihinin her anında bir sığınak olarak kullanılacağı aşikâr. Mağarada ilerlemeye devam ediyoruz. Görevli, elindeki fener yardımıyla mağara içerisindeki sarkıt ve dikitleri işaret ederek, "Şunlar, anne ile kızı.", "Şuradaki ise sakallı bir dede." gibi benzetmelerle hayal dünyamızı zenginleştiriyor. Gerçekten de, bu oluşumlardan çeşitli çıkarımlar ve benzetmeler yapmak mümkün. Mağara içerisinde bazı kısımlara merdivenler vasıtasıyla erişebiliyoruz. Sarkıt ve dikitlerde biriken sular yer yer damlıyor. Ayrıca bu su, bildiğimiz sulardan sanki daha yoğun gibi hissediliyor. Bazı noktalarında su birikintisi olan mağaranın yürünebilecek kısmı yaklaşık 150-200 metre uzunluğunda; fakat Mencilis'in en az 5-6 kilometrelik uzunluğa sahip olduğunu ve Hacettepe Üniversitesinden bir dağcı grubunun, mağaranın bu geri kalan kısmını da katettiğini görevli beyefendi bize aktarıyor.

Bulak Mencilis Mağarası

Bulak (Mencilis) Mağarası

Aynı istikameti kullanarak mağaradan çıkıyoruz. Yukarıda bahsettiğim satış noktasından biz de bir adet safran çiçeği özlü losyon, sabun, su ve gazoz alıp yolumuza devam ediyoruz. Not olarak belirteyim: Safran çiçeği özlü sabundan, açıkçası pek memnun kalmadık. Sanki ciltteki yağ oranını artırıp sivilcelenmeye ve yağlanmaya neden oluyor. Bunu da belirttikten sonra yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim. Mağaradan çıktıktan sonra, Safranbolu'nun görülmeye değer tarihî yapılarından birisi durumundaki İncekaya Su Kemeri'ne doğru ilerliyoruz. İlçe merkezine yine 8 kilometre mesafede bulunan, fakat Bulak Mağarası ile zıt yönde kalan bu su kemeri, Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından 18. yüzyılın son çeyreğinde yaptırılmış. Kemerin uzunuluğu yaklaşık olarak 115 metre. Genişliği ise ortalama 150 cm olmakla beraber, merkez kısımlarda 70-80 santimetreye kadar düşmekte. Biz, cesaret edip kemer üzerinden vadinin karşı tarafına geçiyoruz. Tabii yükseklikten ve sert rüzgardan dolayı, aşağıya bakınca hafif bir baş dönmesi yaşadığımızı belirtmek isterim. Tansiyonu, yükseklik korkusu ya da migren gibi şikayetleri olanların kesinlikle teşebbüs etmemesi gerek.

İncekaya Su Kemeri

İncekaya Su Kemeri

Su kemerinin hemen altında, eskiden oldukça gür olduğu anlaşılan, fakat ziyaretimiz sırasında neredeyse hiç akmayan bir ırmak yer alıyor. İki tarafı yüksek teperlerle ve kayalarla çevrili bu ırmağın kenarında yürünebilmesi için, ahşap merdivenler kurulmuş ve giriş tabii ki yine ücretli (bu ücret hatırladığım kadarıyla kişi başına 1 ya da 2 TL idi). Yüzlerce basamaktan oluşan merdivenleri indikten sonra vadi tabanına ve ırmağa ulaşıyoruz. Irmak suları, yer yer çukurluklarda birikmiş ve bu da görülmeye değer bir manzara oluşturmuş. Ayrıca, yer yer aşağı boşalan ve şelalecikler meydana getiren ırmağın bu dökülen kısmının arkasındaki küçük mağaralar da dikkat çekici görünüyor. Su oldukça temiz, fakat bol miktarda kurbağa suyun içerisinde yüzmekte. Ufak asma köprülerden geçerek ilerliyoruz. Kökünün sadece bir kısmı yüzeyde kalmış, bağlı olduğu diğer kısımdaki toprağı çökmüş olan bir ağaç dikkatimizi çekiyor. Hayli ilerledikten sonra, göçebe yerleşime son derece uygun bir düzlüğe erişiyoruz. Belki bir zamanlar burada göçebe insanların yaşamış olabileceği düşüncesine kapılıyoruz. Vadi içerisinde metrelerce daha yürüdükten sonra, sıcağın da etkisiyle geri dönmeye karar veriyoruz.

İncekaya Vadisi

İncekaya Vadisi

Rotamızı Bartın'a çeviriyoruz. Bartın yoluna girmeden, Safranbolu'nun tarihi evleriyle çevrili turistik merkezini de arabadan gözlemliyoruz; çünkü sıcaktan ve yorgunluktan dolayı bu merkezi gezmeyi başka zamana erteliyoruz. Sonrasında, çeşitli ara yollardan merkezî karayoluna çıkıyor ve Bartın'a doğru ilerliyoruz. Safranbolu-Bartın yolu, yemyeşil yüksek bir dağın etrafından kıvrımlı bir şekilde ilerliyor. Tek şeritli yolda önümüze bir kamyon ya da otobüs rast geldiğinde biz de ister istemez onu takip etmek zorunda kalıyoruz, fakat manzaranın göz alıcılığı karşısında bu bizim için bir avantaja dönüşüyor. Dağın etrafını dolaşmayı bitirip düzlüğe ulaştığımızda, yemyeşil doğanın hâlâ bizi bırakmadığını, düzleşen yolun etrafındaki ağaçlardan bazen güneş ışığının bile giremediğini görüyoruz. Herkesin en az bir defa kat etmesi gereken bir yol, Safranbolu-Bartın karayolu. Fotoğraftan da görüleceği üzere, çıplak güneşten bir anda serin gölgenin altında yolumuza devam ediyoruz ve sağımızda da bir akarsu bize eşlik ediyor. Sonrasında Amasra, İnkumu, Çakraz ve Bartın merkezini görüp burada bir gece konakladıktan sonra Zonguldak-Bolu üzerinden Ankara'ya dönüyoruz.

Safranbolu-Bartın karayolu

Safranbolu-Bartın karayolu

, , , , , , , , , , , , , , ,

3
Bir yorum yapabilir veya soru sorabilirsiniz.

avatar
3 Yorum konuları
0 Konu cevapları
0 Takipçiler
 
En çok okunan yorum
En fazla talep alan yorum
3 Yorum yazarları
İsa SarıDemet Mengi Son yorum yazarları
  Abone ol  
en yeni en eski en beğenilen
Şunları bildir:
İsa Sarı

Kardeşim,
Çağrıya, davete gerek var mı aramızda? Birlikte bir tur daha yaparız, yeter ki sen iste 🙂

Kardeş bizi çağırmamışsın 🙂

Demet Mengi
Demet Mengi

Ben Safranbolu'yu bu kadar bilmiyordum. Sadece, dediğiniz gibi evleri vardı aklımda. Meğer ne kadar çok gezilecek görülecek yeri varmış. En kısa zamanda ben de gitmek istiyorum artık oraya. Uzak olmasa aslında... İzmir'deyim ve buraya gerçekten çok uzak. Artık ileride göreceğim yerlere kesin ekledim. Sağolun yazı için çok teşekkür ederim...